Bayındır’dan Abdulkadir Geylani Hazretlerine Çirkin Suçlama
Abdülkâdir Geylânî Hazretleri bir şiirinde buyururlar ki: Mürîdim ister doğuda olsun ister batıda / Hangi yerde olsa da yetişirim imdâda
‘Kur’ân-ı Kerîm’in çok sayıda âyetine açıkça aykırıdır. Çünkü ‘Darda kalmış kişi duâ ettiği zaman onun yardımına kim yetişiyor da sıkıntıyı gideriyor ve sizi yeryüzünün hâkimleri yapıyor? Allah ile beraber başka bir tanrı mı var?’ (Neml s. 62) (Abdulaziz Bayındır, Kur’ân Işığında Tarîkatçılığa Bakış) iddialarına verilecek cevap nedir?
Allah’ın kulları yine Allah’ın iradesi ve izniyle yardıma gelirler ki bunun şirk ile ilgisi olmadığı gibi bu husus Kur’an ve sünnet ile de sabittir.
‘Biriniz herhangi bir yerde yolunuzu şaşırırsanız, bir şeyde yardımcı, muhafaza edici arayıp bulamadığınız zaman, hiç kimsenin size yoldaş, arkadaş olmadığı ve çaresiz kaldığınız yerde deyiniz ki: Ey Allahü Teâlâ’nın has kulları! Beni muhafaza ediniz. Ey Allahü Teâlâ’nın has kulları! Bana yardım ediniz. Çünkü Allahü Teâlâ’nın öyle kulları var ki onlara yardıma gelirler, görünmezler.’ (Taberani, Mu’cem’ul Kebir, Hadîs No: 13737; Heysemî, Mecme’uz-Zevâid, 10. c, Hadîs No: 17103)
Soruda yer alan beyit, kerâmet yoluyla yapılan bir işten haber vermektedir. Velîlerde görülebilecek bir kerâmet, yâni olağanüstü iş, ehl-i sünnet mü’minlerce hak olduğuna göre, mesele kalmaz. Abdu’l-Kadir-i Geylânî Hazretleri; İbn-i Teymiyye’nin de El-Furkân isimli kitabında dediği gibi şerîat imamlarındandır. Kerâmeti mütevâtirdir. O, bazen, Allah (c.c.)’ın izni ve yardımıyla, doğuda ve batıda mürîdlerine yardımcı olabileceğini, Allah (c.c.)’ın kendisine lutfettiği nimetlerden olduğunu anlatma kabilinden söylemiştir. Bunun; Kur’ân’la çelişmediğini, Kurân’a îmân edip kerâmetle alâkalı âyetleri ve husûsan Neml Sûresi kırkıncı âyeti de tasdîk edenler anlar, teslîm ve i’tirâf ederler.
“Yanında kitaptan bir ilim olan (Sıddik), onu (Yemen’deki Belkıs’ın tahtını) sen gözünü kırpmadan sana (Şam’a) getiririm, dedi.) (Neml s. 40)
Onca uzaklıktaki tahtı, fizik kanunlarını alt üstederek, göz kırpmadan Süleyman Aleyhisselâm’a getirebileceğini söyleyen Sıddîk ve Velî Asef’ten söz ediliyor…
Hz. Ömer Radıyallahu Anh Medine’deki minberden Îran orduları karşısında hezimete uğramakta olan İslâm ordularının kumandanı Sâriye Radıyallahu Anh’ı uzaktan îkâz etti, (Ey Sâriye dağa yanaş, dağı arkana al, ey Sâriye…) dedi, Sâriye Radıyallahu Anh, bu çağrıyı işitti ve İslâm orduları bu îkaz sayesinde bozgundan kurtuldu.
(Hak Dinin Batıl Yorumlarına Cevaplar, MİSVAK NEŞRİYAT, İstanbul, 2014)