Mealcilik

Tefsir İlmini Bilmeden Kur’an Ayetlerini Anlamaya Çalışmanın Neticesi

İniş sebeplerini ve bütün yönleriyle tefsir ilmini bilmeden âyetleri anlamaya çalışmanın neticesi nedir?
Bir misâlle izah edelim: “Kadınlarınız, sizin için bir tarladır. Tarlanıza (ön tarafa) nasıl dilerseniz öyle varın…” (Bakara s. 223) Bu âyet-i kerîmeyi okuyan kimse, arka yoldan gidilmesinin de câiz olduğunu anlamaktadır. Çünkü âyetin zâhir ve açık meali buna da işa­ret etmektedir. Hâlbuki bu anlayış büyük bir günah ve hatadır.
Bu âyet-i kerîmenin iniş sebebini açıklayan hadîs-i şerîfi bilen müçtehidler, âyetin gerçek mânâ ve muradını bilmektedirler. Hadîs-i şerîf şöyledir: “Yahûdîler, arkadan yanaşarak ama normal yoldan karısıyla cinsel ilişkide bulunan kimsenin çocuğu şa­şı doğar, diyorlardı. Bunun üzerine bu âyet-i kerîme nazil oldu.” Yâni bu âyet, Yahûdîlerin iddialarını yalanladı. Müslim ve daha başka hadîs kitapları da bu hadîsi rivâyet etmektedir.
“Doğu da batı da Allah (c.c.)’ındır. Nereye dönerseniz Allah (c.c.)’ın yüzü (zatı) oradadır. Şüphesiz Allah (c.c.)’ın (rahmeti ve nimeti) geniştir; O, her şeyi bilendir.” (Bakara, 115) Bu âyetin zâhirine göre insan; dilediği tarafa yö­nelerek namâzını kılabilir. İster yolcu, ister mukîm, ister farz, ister nâfile namâz olsun, kıble tarafını aramadan herhangi bir yöne yönelerek namâz kılmak câiz­dir. Yapılan tercümeden anlaşılan budur. Oysa bu anlam yanlıştır. Çünkü İbn-i Ömer’in (r.a.) rivâyetini bilen bir kimse bilir ki, bu âyet-i kerîme binek üzerinde nâfile namâzlarını kılan yolcular hakkında nazil olmuştur.
Görüldüğü üzere, âyetin nü­zul sebebini bilmeden ondan hüküm çıkarmanın ve mealiyle amel et­menin; câiz olmadığı gibi insanı büyük hatalara da düşüreceği muhak­kaktır.[3] “Kendisi için doğru yol belli olduktan sonra, kim Peygamber (s.a.v.)’e karşı çıkar ve mü’minlerin yolundan başka bir yola giderse, onu o yönde bırakırız ve cehenneme sokarız; o ne kötü bir yerdir.” (Nisa 115)
Meal; Cenâb-ı Hakk, Kitâb-ı Kerîm’inde ne buyurmuş diye düşünmek ve namâzda okunan sûrelerin mânâsını tefekkür edebilmek için bir vesiledir. Meal, meali yapanın Allah (c.c.)’ın kelamından anladığıdır; Allah (c.c.)’ın kelamının kendisi değildir. “Anlayasınız diye biz onu Arapça bir Kur’ân olarak indirdik.”(Yusuf s. 2)

(Hak Dinin Batıl Yorumlarına Cevaplar, MİSVAK NEŞRİYAT, İstanbul, 2014)

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu