Ankara İlahiyat'ın Bazı Teologları

MEHMET S. AYDIN

MEHMET S. AYDIN
Mehmet S. Aydın, 1943 yılında Elazığ’da doğdu. 1966 yılında Ankara İlahiyat Fakültesinden mezun oldu. 1967 yılında Felsefe alanında öğrenim almak İngiltere’ye gitti. 1984 yılında profesör olarak Dokuz Eylül Üniversitesi İlahiyat Fakültesine atandı. 2002 yılında yapılan genel seçimlerde İzmir milletvekili olarak parlamentoya girdi. Eserleri; Din Felsefesi, Âlemden Allah’a, İslam Felsefesi Yazıları, Islam en Dialog, İslam’ın Evrenselliği. Mehmet Aydın, bugün Medeniyetler İttifakı denen projeyi yürütmektedir.

Mehmet Aydın, 2. Din Şurasındaki konuşmasında şunları söylemiştir: Bazı Müslüman kardeşlerimiz diyor ki: ‘Yahu bir fırsat düştü. Müslümanlığı anlatalım Hıristiyanlara. Allah belki hidayetini gösterir.’ Yani adam aslında Müslümanlaştırmak için gelmiş. İşin ucunda din değiştirmek, bilmem adam kazanmak, üye kazanmak varsa, açıkçası bu bir din mensubuna en dinsizce harekettir. Dinsizce diyorum, çünkü bunu hiçbir din kabul etmez.” Mehmet Aydın, burada Müslümanlara hakaret etmenin yanında İslam’ın en mühim emrine de hakaret etmiştir. Biz Müslümanlar, elbette iyiliği emredip kötülükten uzaklaştıracağız. Elbette, iyiliğin, güzelliğin ve selametin İslam’da olduğunu duyuracağız. Hz. Allah’ımız Lokman Sûresi 17. ayette demiyor mu: “Namazı kıl, iyiliği emret, kötülükten vazgeçirmeye çalış, başına gelenlere sabret. Doğrusu bunlar, azmedilmeye değer işlerdir.” Sayın Mehmet Aydın, “Dinsizlik” yaftasını lafını bir Müslüman zatınıza iade etse acaba nasıl cevap verecektir? Hz. Resulullah (s.a.v.) devrinden başlayan İslam’ı tebliğ, gafilleri de irşad vazifesi 1400 yıldan bu yana samimi Müslümanların gayretleri ile devam etmektedir. Siz kim oluyorsunuz da, 1400 yıldan beri irşad ve tebliğ vazifelilerine “dinsiz” dersiniz? Siz ve sizin gibi düşünenler; keşke kâfirlere kendilerini beğendirmeye çalışacağınız yerde Allah’a beğendirmeye çalışsanız. Allah’ın emrettiği, Hz. Resulullah  (s.a.v.)’ın tüm hayatı boyunca tatbik ettiği ve ettirdiği ve bugüne kadar gelen ihlâslı Müslümanların bir vazife bir hizmet telakki ettiği tebliğ vazifesi, sizin gibilerin engellemesiyle durmayacaktır.

Mehmet Aydın, 23 Nisan 2000 tarihinde Samanyolu Televizyonunda yaptığı konuşmasında şöyle demiştir: “Avrupa Birliği ile ilişkilerimizde bazı esneklikler göstermemiz lazım. Avrupa Birliğine gireceksek, ona göre düzenlemeler yapmamız şart. Kur’an’da Mümtehine Sûresi 10. ayette diyor ki: “Bu kadınlar, o inkârcılara helal değildir.” Avrupa Birliğine girecekseniz bu ayeti Batılılara izah edemezsiniz. Mümin kadının, Hıristiyan erkeklerle evlenemeyeceğini söyleyen ayet, Batı’da sıkıntı doğurur. Bunu gidermek lazım.” Mehmet Aydın, âlemi İslam nizamına göre değil de, İslam’ı âleme göre reforma tabi tutmak istiyor. Avrupa Birliğine gireceksek, illa dinimizden, dilimizden, örfümüzden ve âdetimizden taviz mi vermemiz gerek? Hele ki dinimizden taviz vermemizi, Müslümanlığımızdan esneklik göstermemizi isteyen Mehmet Aydın, işin ucunu Allah’ın hükümlerine kadar götürmüş. Allah, Mümin kadınlarınızı kâfirlerle evlendirmeyin diye emir buyurmuşsa, biz Müslümanlar kadınlarımızı, kızlarımızı neden peşkeş çekelim Avrupalılara. O menhus birliğe girmek için artık kadınlarımızı mı kullanacağız Sayın Aydın? Neyi gidereceksiniz? -Hâşâ-Allah’ın hükümlerindeki eksiklikleri, Avrupa’nın yüce kanunlarıyla mı gidereceksiniz? Avrupa Birliği, ekonomik bir birlik değil mi? Onlara ne bizim dinimizden? Onlar ticaretimize baksınlar. Osmanlı Devleti, hem İslamiyet’i en güzel şekilde yaşadı, hem Avrupa ile ticaretini de en güzel biçimde gerçekleştirdi. Yok, eğer, mesele ticaret değil, kültürel bir birliktelikse, Avrupa o zaman şu gerçeği bilecek ki: Dinimize göre, Mümin kadınlar kâfir erkeklerle evlenemez. Müslüman olmayan erkeklere Müslüman kadınlar asla birlikte olamaz. Allah’ın emrini hangi hakla ilga etmeye çalışıyorsunuz?

Mehmet Aydın: “Kitap ehli ile diyaloğa giderken onlara: ‘Sizin dininiz yanlış, muharref demeyeceksiniz. “Bizim dinimiz en doğru’ demeyeceksiniz. Ben batıya gittiğimde onların mabetlerine giderim, çok da haz duyarım.” diyor. Dinimizin en doğru din olduğunu biz değil Hz. Allah diyor: “Her kim İslam’dan başka bir din ararsa bilsin ki, o din kendisinden asla kabul edilmeyecektir. Ahirette de o kimse zarar çekenlerden olacaktır.”1

Ehl-i Kitabın inkârcı olduğunu Allah, Kur’an-ı Kerim’de şöyle açıklar: “De ki: ‘Ey ehl-i kitap! Niçin Allah’ın ayetlerini inkâr ediyorsunuz? Hâlbuki Allah sizin yaptıklarınızı görüp duruyor.’ De ki: ‘Ey ehl-i kitap! Niçin iman edenleri Allah’ın yolundan çeviriyorsunuz? Görüp durduğunuz halde, neden onun eğriliğini istiyorsunuz? Ama Allah yaptıklarınızdan gafil değildir.’ Ey iman edenler! Eğer siz ehl-i kitaptan bir fırkaya uyarsanız sizi, imanınızdan sonra çevirip kâfir yaparlar.”2 Müslümanların da diğer ümmetlere ve ehl-i kitaba üstün olduğunu yine Allah bildiriyor: “Siz ( ey Ümmet-i Muhammed) insanlar için meydana çıkarılmış en hayırlı bir ümmetsiniz. İyiliği emr, kötülüğü yasak edersiniz. Allah’a da inanırsınız. Eğer ehl-i kitap da iman etmiş olsaydı, elbet kendileri için hayırlı olurdu. İçlerinden iman eden varsa da, ekserisi fasıklardır.”3 Ehl-i Kitab’ın İncil ve Tevrat’tan bir şeyler saklayarak muharref hale getirdikleri de Kur’an’da şöyle açıklanıyor:  “Ey ehl-i kitap! Size Resulumuz geldi. Kitaptan gizlemekte olduğunuz şeylerin birçoğunu size açıklıyor, birçoğunu da affediyor. Muhakkak size Allah’tan bir nur ve apaçık bir kitap (Kur’an) geldi.”4 Ehl-i kitab; Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’i duyup da iman etmezse cennete giremez. Bakın hadis-i şerifte Resul-ü Zişan Efendimiz (s.a.v.) ne buyuruyor: “Bana indirilen şeriata inanmadan ölen hiçbir Hıristiyan ve Yahudi ebedi ateşten kurtulamaz.”5

Müslümanları aşağılama, hor görme yerine, Allah’ın ayetlerini tahrif ve inkâr edenleri doğru yola getirmeye çalışsa Mehmet Aydın Müslümanlığın gereğini yerine getirmiş olur.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu