Ali Eren

İslamda dini nikâh yok mudur?

12 Ekim 2006 tarihli gazetelerdeki bir haberin başlığı şöyleydi: “Diyanet: İslamda Dînî Nikâh Yok.”

Okuyucuların bu başlığı okur okumaz, “Diyanet, nikâhın İslam diniyle ilgi ve alâkasının olmadığını söylüyor” demeleri gayet normal. Nitekim internetteki bu haberle ilgili okuyucu yorumları, hep bu istikâmette. Haberde geçen, Diyanet namına konuşan zatın sözleri de insanları adeta o istikâmette düşünmeye sevkediyor zaten. Haber şöyle başlıyor:

Dİyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu Üyesi Prof. Dr. Saim Yeprem, “İslam dininde dini nikâhın  olmadığını” belirterek, ‘Türk Medeni Kanunu hükümlerine göre kıyılan resmi nikâh, İslam dininin de geçerli saydığı nikâhtır’ dedi.

Prof. Dr. Yeprem, AA muhabirine yaptığı açıklamada, “Dini nikâhın, kilisede, rahip ve papazlar tarafından kıyılması mecburi olan Hıristiyan nikâhı için kullanılan bir terim olduğunu” söyledi. “İslam’da bu anlamda bir dini nikâh olmadığını” ifade eden Yeprem, “Her işte olduğu gibi nikâhta da Allah’a dua ederek hayır talep etmek, Müslümanların iyi davranışlarındandır. Bu yapılmadığı takdirde resmi nikâhın geçerliliği de ortadan kalkmaz” dedi.

Değerli okuyucular! Hem Saim Bey, hem de Saim Bey’in ağzından Diyanet, şunu mu söylemek istiyor acaba: Resmî nikah dinen de geçerli bir nikâhtır. Gerçi resmî nikâh yapılırken duâ edilmiyor ama, onu kafanıza takmayın. Duâ olmadan da bu nikâh geçerlidir.

Duâ olmadan nikâh geçersizdir diyen olmadığına göre, söylenmek istenen ne? Duâyı küçümsemek mi?.. Haber şöyle devam ediyor:

Dini nikahın, Hıristiyanlık’ta geçerli olduğunu vurgulayan Yeprem, şunları söyledi:

‘Dini nikâhın kıyılması için, nikâhı kıyan din adamının Allah adına hüküm veren biri olması, nikâhın kıyıldığı yerin kutsal yer olması ve yapılan işin de dînî işlem olması lâzım… Dini nikâh için bu üç unsurun olması gerekir ki, bu da Katoliklerde olan bir nikâhtır: Kilise kutsal sayılan yerdir, papaz, Allah adına konuşan din adamıdır, nikâh da ebediyen bozulmayacak olan dînî bir işlemdir. İslam’da, Allah adına söz söyleyen bir din adamı ve kutsal bir mekan yoktur. Namaz kılınan her yere mescit, cami denir ve başka amaçlarla da kullanılabilir. Buraların, kilise gibi kutsiyeti yoktur. Medeni Kanun’un hükümlerine göre kıyılan resmi nikâh geçerlidir. İslam dininde bu anlamda dini nikah yoktur.”

Bu nasıl bir mantık yürütme ve İslama göre ne derece geçerli bir ölçüyse, tezini zihinlerde oturtmak isteyen Saim Bey, ölçü olarak Katolik nikâhında bulunan üç unsuru ele alıyor ve “Dini nikâh için bu üç unsurun olması gerekir” diyor. Bunu okuyan Müslümanlar,  “İslamda bu üç unsur olmadığına göre, İslâmî/dînî nikâh diye bir şey yokmuş” derlerse, Saim Bey rahat edecek mi acaba?

Sayın Yeprem başka ne diyor bakın: “İslam’da, Allah adına söz söyleyen bir din adamı ve kutsal bir mekan yoktur.”

Ne münasebet yok!.. “Ey iman edenler!” diye va’z eden, hutbe okuyan hocalarımız, Allah adına söz söylemiyorlar da kimin adına söylüyorlar! Bütün peygamberler Allah adına söz söylememişler midir? Yeri geldiği zaman, Peygamberimiz’in “Âlimler peygamberlerin vârisleridir” hadis-i şerifine sarılır, kendinizin peygamber vârisi olduğunu söylersiniz?.. Peygamberler Allah adına konuştuklarına göre, onların vârisleri olan âlimler de elbette Allah adına söz söylemektedirler. “Rabbinin yoluna davet et” mealindeki âyet bunun isbatıdır.

Değerli okuyucular isterseniz biraz da gülelim… Bakın Sayın Yeprem daha neler demiş: “Namaz kılınan her yere mescit, cami denir ve başka amaçlarla da kullanılabilir. Buraların, kilise gibi kutsiyeti yoktur.”

Be hocam, namaz kılınan her yere câmi mescid denir mi hiç!… Meselâ, bir çiftçi tarlasında namaz kıldığı yeri göstererek “Burası câmidir” dese, “Eyvah bu adam kafayı üşütmüş” demezler mi? Piknikte, dağda, bayırda namaz kıldığımız yer câmi midir hocam?

“Namaz kılınan ve mescid, câmi denilen yerler başka amaçlarla da kullanılabilir” demekle kastınız ne Sayın Yeprem? Siz böyle söyleyince, insanın aklına, 1940’lı senelerde koskoca Sultanahmed Câmii’nin kışla olarak kullanıldığı, askerlerin ayakkabılarıyla camiye girip yattıkları geliyor. Eğer böyle şeylerin tekrar yaşanmasını istemiyorsanız, n’olur bir daha böyle konuşmayın…

Saim Bey’in, namaz kılınan yerler hakkında “Buraların, kilise gibi kutsiyeti yoktur” demesi ise Diyanet adına ayrı bir talihsizlik…

Ele aldığımız haberin devamı şöyle: Osmanlı İmparatorluğu döneminde mahalle imamları tarafından kıyılan nikâhların bugün belediyelerce kıyılan nikahtan farklı olmadığını vurgulayan Yeprem,”Mahalle imamlarının, devletin itibar ettiği kayıtları tutan, evlilik cüzdanını veren, mahkemelerin kayıtlarını tutan, niteliği vardı. Bugünkü belediyelerin evlendirme daireleri gibiydi. Bu işlemleri o zaman mahalli imamlar yürütüyordu” diye konuştu.

İnsanın böyle sözlere cevap bile vermeyesi geliyor ama, hadi neyse bu yazıyı şu soruyla noktalayalım:

Osmanlı döneminde mahalle imamlarının kıydıkları nikâhlar bugün belediyelerce kıyılan nikahlardan farksız idiyse şimdi niye yasak?..

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu