Risale-i Nur

Hilafet Hazret-İ Ali’nin Hakkıydı

Şu makamda bir mühim sual vardır ki, denilir ki: Hazret-i Ali, o derece hilâfete liyakati olduğu ve Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâma karabeti ve harikulâde cesaret ve ilmiyle beraber, neden hilâfette tekaddüm ettirilmedi Ve neden onun hilâfeti zamanında İslâm çok keşmekeşe mazhar oldu
Elcevap: Âl-i Beytten bir kutb-u âzam demiş ki: “Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâm, Hazret-i Ali’nin (r.a.) hilâfetini arzu etmiş. Fakat gaipten ona bildirilmiş ki, murad-ı İlâhî başkadır. O da arzusunu bırakıp murad-ı İlâhîye tâbi olmuş.” (…)Hem Hazret-i Ali’nin hilâfetinin teahhur etmesinin bir sırrı da şudur ki:” (Mektubat, s. 91)

“Eğer denilse: “Neden hilâfet-i İslâmiye Âl-i Beyt-i Nebevîde takarrur etmedi? Halbuki en ziyâde lâyık ve müstehak onlardı.”

Elcevap: Saltanat-ı dünyeviye aldatıcıdır. Âl-i Beyt ise, hakaik-i İslâmiyeyi ve ahkâm-ı Kur’âniyeyi muhafazaya memur idiler.” (Mektubat, s. 92)

Gördüğünüz gibi Said Nursi, hilafetin aslında hazret-i Ali’ye ve onun ailesine ait olduğunu ama, Hz. Ali’nin hilafetinin ertelenmesinin sebebleri vardı. Ve Ehl-i Beyt hakkettiği halde, onların halife olmadığı çünkü hilafetin yalancı dünya saltanatı olduğu ve Kur’an’ı muhafazaya memur oldukları için hilafete geçmemişler. Said Nursi’nin şu sözlerinin Şia söylemlerinden hiçbir farkı olmadığını görüyoruz.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu