Hayrettin Karaman

Hayrettin Karaman Ve Kadın Meselesi

Hayrettin Karaman: ‘Erkekler kadını günah aracı olarak görmüşler. Bu günah aracını, mümkünse evin içinde hapsetmeyi arzu etmişler. Sınırı aşma dediğim, işte bu. Sınırı târih boyunca aşmışlar. Peygamberimiz bile bununla mücadele etmiş.’

İslâm’da kadının; yakın akraba ziyareti, başka türlü öğrenemediği farz bilgileri öğrenmek ve geçimini temin etmek mecburiyetinde olmak gibi zarûretler dışında, dışarı çıkması dinen tavsiye edilen bir durum mudur?
Allahü Teâlâ şöyle buyurur: “Evlerinde otursunlar ve ilk cahiliyyette açıldıkları gibi açılmasınlar… ilh” (Ahzâb s. 33) Bu âyet-i kerîmenin Peygamber (s.a.v.) Efendimiz’in temiz zevcelerine tahsis edilmesi, onların şeref ve mevkilerinin yüceliği sebebiyledir. Onlara bağlı olarak diğer mü’min kadınlar da aynı hükme dâhildir.

“Kadın bir avrettir. Kadının, Allah’a en yakın olduğu yer, kendi evidir. Dışarı çıktığında şeytan, onu erkeklere süslü göstermeye çalışır.” (İbn Battal, 4/82-Şamile)

Kadının, Allah (c.c.) ve Resûlü (s.a.v.) tarafından kendisine verilen en şerefli, (annelik ve evinin, kocasının kadını olma) görevini en iyi yapacağı yer evidir.

Ancak bir ihtiyaç sebebiyle olması müstesna, kadın için asıl olan evde oturmasıdır. Buna şu âyet delildir: “Onlardan (kadınlardan) bir şey isteyeceğiniz vakit, perde gerisinden isteyin; bu, sizin ve onların kalpleri için en temiz olanıdır…” (Ahzâb s. 54)

Hz. Âişe (r.anhâ) Annemizden rivâyetle, Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Size, hacetiniz (ihtiyacınız) için dışarıya çıkmanıza izin verildi.” (Müslim)

İbn Ömer (r.a.)’den rivayetle “Kadınların zarûrî ihtiyaçları için olması müstesnâ, evden çıkma konusunda hisseleri yoktur.” (Taberânî) buyurulmuştur.

Bu da ancak, tesettürlü bir şekilde, (başka türlü giderilemeyecek) meşru bir ihtiyaçtan dolayı dışarı çıkmalarıdır. Bu, onlara mubah kılınmıştır. (Ahzâb s. 59)

Tergîb-üs-salât kitabında şöyle der: Resûlullah (s.a.v.), kızı Hz. Fâtıma’ya (r.a.): “Kadınlar için hangi şey daha iyidir?” diye sordu. Fâtıma (r.a.) cevâbında: “Nâmahrem olanların onları görmemesi, onların da hiçbir nâmahremi görmemeleri” dedi. Resûlullah (s.a.v.)’in bu söz çok hoşuna gitti, kızı Fâtıma (r.anhâ)’yı kucakladı ve: “Bâzısının evlâdı, kendi gibi olur” buyurdu.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu