Ali Eren

Diyanet teklif etti. Karar TBMM’de…

İnsanın olduğu yerde hata da olur. Diyanet İşleri Başkanlığı da insanlarla idare ediliyor. Orada da hata ve tenkit edilecek taraflar olabilir/olacaktır. Başkanlığın tabii ki takdîre şâyan icraatları da var, hem de fazlaca… Nitekim, bu güzel icraatları zaman zaman biz yazıya döktüğümüz gibi halk da takdir ediyor.

Zaten bilinip takdir edildiği için, bize düşen, bu güzellikleri habire hatırlatıp durmak değil. Bizim esas vazifemiz, üslûb-ı hakîmâne ile yanlışlara işaret edip düzeltilmesine katkı da bulunmak.

İnsan ne zaman Diyanetimizle ilgili bir tenkit yazısı yazacak olsa, zorlanıyor. Çünkü, “İnanç ve ibâdet” gibi hassas meselelerle vazifeli hürmet duyulması gereken bir müesseseyi tenkit edeceksiniz. Öte taraftan, aşağıda bahsedeceğim meselede olduğu gibi, farkettiğimiz açık bir yanlışlığı dile getirmek de vazifemiz. Okuyunca siz de göreceksiniz zaten. Şimdi sen gel de “Diyanet öyle diyorsa doğrudur” de ve nasıl yazmayacaksan yazma bakalım. Öyle bir şey ki inanılması bile zor. 4 Mayıs 2007 tarihli haberin başlığına bakın:

Vakıf ve dernek câmileri ile mescidler Diyanet İşleri Başkanlığı’na devredilecek.

Bu başlıktan, ilk anda bazı vakıf ve derneklerin câmi ve mescid yapıp Diyanet’e devretmek istediklerini zannederseniz yanılırsınız… Öyle değil. İşin aslı şu: DİB, bir kanun teklifi hazırlayıp meclise sundu. Kanun teklifindeki masum(!) isteği şu: Kim veya kimler yaparsa yapsın, bütün câmi ve mescidler bana verilecek. Üç ay içinde devredip kendileri kenara çekilirlerse mesele yok. Bana devretmekte üç ayı geçirir veya hiç devretmek istemezlerse, para veya 6 ay ile bir yıl arası hapis  cezasıyla cezalandırılırlar…

Diyanetimizin bu masum(!) isteğinin açılımını yapayım da, hayretten küçük dilinizi yutun. Vaziyet şu:

1- Meselâ,  tapulu arsanızın üzerine kendi paranızla bir mescid yaptınız. Buna lojman, yurt ve toplantı salonu gibi yerler de ilave edip bitirdiniz. Artık sizin işiniz bitti, çekilin bakalım. Bunların hepsinin denetim ve yönetimi artık Diyanet’e ait. Yeri sizinmiş, kendi paranızla yapmışsızın, mühim değil. Yaptınsa yaptın, geri çekil.

Değerli okuyucular, kim bu şartlarda böyle bir hayır yapar? Bu, adeta hayır yapmayın demek değil midir?

2- Hayır müessesesi yapmak için kurulan bir dernek veya şahıs var… Bunlar, hazine veya kamu idarelerinden birine ait bir arsa buluyor. Kanunun istediği bütün şartlar da yerine getiriliyor. Kaçak değil, resmî ve izinli olarak, şahıs ise kendi parasıyla dernek ise bağış toplayarak, bu arsa üzerine câmi veya mescid yapıyorlar. Bu câmi veya mescidin masraflarına harcanmak üzere de kira getiren bazı yerler yapıyorlar…

Buraların yapımı bitince, yapanların müdahalesi de bitmiş oluyor. Derhal geri çekilmeye mecburdurlar. Onlar çekilir, ortadaki geliri de resmî makamlar paylaşır. Bu paylaşımı da Maliye ile Diyanet belirleyecektir.

3- Bir şahıs, dernek veya vakıf, satın aldığı arsa üzerine câmi veya mescid yapıp etrafına da burayla ilgili yerler ilave etse, buraları bitirdikten sonra, orada ikâmet ve faaliyet etmesi için Diyanet’in izin vermesi şarttır…

Herkesin şahsî malını artırmak için uğraştığı bir devirde, sen kalk tersine hayır işleriyle uğraş, didin,  gayret et ve ibâdethâne yap. Bitirip hazır hale getirdikten sonra sana desinler ki, “Çekil bakalım! Senin artık burada işin bitti. Diyanet izin vermedikçe burada ikâmet bile edemezsin…”  Siz olsanız ne hale gelirsiniz.!

DUYDUK DUYMADIK DEMEYİİİİİİN!!!

Diyanet’in hele öyle bir iisteği var ki, gülsen gülünmez, ağlasan ağlanmaz. Ancak çıldırılır. Ne diyor bakın:

Dernek, vakıf veya şahıs, kendi parasıyla yaptırdığı câmiye gelir getirmesi için işyerleri yaptırmış olsa, buraları kiraya vermek için Diyanet’ten izin alması şarttır. Eğer Diyanet’in paraya ihtiyacı yoksa(!) yapanların kiraya vermelerine izin de verirse, bu işyerlerini yapanlar buraları ancak o takdirde kiraya verebileceklerdir.

Câmiyi yaptıran dernek veya şahıs, faaliyetini devam ettirmek için -câminin içinde değil- câmi müştemilatında bile bir yer edinse, Diyanet onların oradan çıkarılmalarını ister ve orası zorla tahliye ettirilir.

Bu maddenin kabul edilmesinden önce böyle bir durum var idiyse, kabul edilmesinden en geç üç ay sonra boşaltmaya mecburdurlar. Bu maddenin yürürlüğe girmesinden sonra  yapılacak câmi ve mescidler de ibâdete açılmadan önce müştemilâtıyla birlikte Diyanet’e verilecektir.

Değerli okuyucular, Başkanlığın bu isteğini normal görenlere sözümüz yok. Normal görmeyenler için tekrar hatırlatalım: Diyanet, câmi ve mescidlere el koymaktan başka, direnenlerin cezalandırılmalarını da istiyor.

Bu yazdıklarım, TBMM’ye verilen kanun teklifin sadece 35. maddesine ait. Diğerlerine yer kalmadı…

Son söz: Sevap niyetiyle, “Kendi arsama kendi paramla bir câmi yapayım, imamın maaşını da kendim vereyim, devlete yük olmayayım” diyenler, artık bu düşüncelerini gerçekleştirmekten mahrum olacak.

“Cami ve mescidlerin yönetimi” başlığıyla Google’e girerek bu haberin tamamını görülebilirsiniz…

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu