Ali Eren

Aşure günü ve Ne çok ermenimiz varmış!

Önümüzdeki Pazartesi günü Aşûre günü. Niyetim bu yazının tamamını Aşûre’ye ayırmaktı. Ama gündeme damgasını vuran bir cinâyetle zihinler başka tarafa kaydı. Çaresiz, ben de “Uydum kalabalığa” deyip ondan bahsedeceğim. Fakat önce Aşûre gününe ait bilgilerimizi tazeleyelim.

Aşûrenin İslamda yeri mühim. Büyük tefsir-hadis-fıkıh âlimi Ebülleys Semerkandî Hz.’nin, (ö. H. 373,) Tenbîhü’l- Gâfilîn isimli eserinde zikredilen, Aşûre gününde meydana gelen mühim hadiselerden bazıları şöyle:

Gökler, melekler, yeryüzü, Hz. Âdem ve Hz. Havva’nın yaratılmaları ve cennete konulmaları.

Hz. Nuh’un gemisinin Cûdî dağı üzerinde karaya oturması.

Eyyüb Aleyhisselam’ın yakalandığı hastalıktan kurtulması.

Hz İbrahim’in doğumu, Allah tarafından dost kabul edilmesi ve Nemrut’un ateşinden kurtulması.

Hz. Yunus’un balığın karnından çıkarılması.

Hz. Mûsâ’nın, İsrail oğullarıyla beraber Kızıl Deniz’den geçip Firavun ve askerlerinin ise boğulması.

Hz. Süleyman’a dünya saltanatının verilmesi.

Hz. İsa’nın doğumu, Hz. İdris ve Hz.  İsa’nın gökyüzüne çıkarılması ve bazı başka tarihî hadiseler.

Zamanı gelince, kıyamet de Aşûre günü kopacaktır.  

Hz. Hüseyin efendimiz de Kerbelâ’da Aşure günü şehit olmuştur. Şehâdetinin böyle mübârek bir güne denk gelmesi, onun derecesinin artmasına sebeptir. İslamda matem yoktur. Olsaydı, pazartesi günü matem olurdu. Çünkü, hem Peygamberimiz (s.a.v.) hem de Hz. Ebubekir (r.a.) efendimiz pazartesi günü vefat etmişlerdir…    

“On-onuncu” demek olan Aşûre, senenin ilk ayı olan Muharrem’in onuncu günüdür. Peygamberimiz (s.a.v.) Ramazan orucu farz olmadan önce Aşûre günü oruç tutardı. Ramazan orucu farz olduktan sonra, 9. günle beraber Aşûre günü oruç tutmak, sünnet olarak kaldı.

Ebu Hüreyre Hz.nin rivâyet ettiği bir hadis-i şerifte, “Aşure gecesinde ibâret edip gündüz de oruç tutanların ölüm acısını anlamayacakları” bildirilmektedir.

Muharremdeki feyiz ve bereket ilk gün başlayıp Aşûre günü zirveye ulaşır. O bakımdan, hiç olmazsa Aşûreden önceki 1-2 günde nâfile ibâdetlere ağırlık verip, Aşûre gününden önceki gece ile Aşûre gününde fazlaca ibâdet etmeye çalışmalıdır. Aşure günü, evine diğer günlerden farklı olarak ufak-tefek bir şeyler alıp çoluk çocuğuna bolluk yaşatanların evlerinde, bir sene boyunca bereket olur. İslam büyüklerinden Süfyâni Sevrî Hazretleri, “Biz bunu denedik ve aynen öyle olduğunu gördük” buyurmuştur.

Aşure günü aşure çorbası pişirmeye, “Dinî bir dayanağı yok” diye karşı gelmenin isabetli olmadığı kanaatını taşıyoruz. Kitaplarımızda, kandil simidi hakkında da bir tavsiye yoktur. Fakat kandil simitlerinin hiç olmazsa kandilleri hatırlatmak gibi güzel bir yönü yok mudur? Aşure çorbasına da pekâlâ bu yönden bakabiliriz.

HRANT DİNK CİNÂYETİ

Her cinâyet gibi, Hrant Dink’in öldürülmesi de menfur bir cinâyet; lânetlendi. Buraya kadar tamam. Fakat:

Nedir o “Hepimiz ermeniyiz” sloganları?.. Şimdi bu sloganı atanların kendi sözlerini olduğu gibi kabul edip bundan sonra Türk değil ermeni olarak mı göreceğiz? Öyleyse, Türkiye’de ABD’dekinden daha kuvvetli bir ermeni lobisi var demektir. “Hepimiz ermeniyiz” diyenler şu soruya ne derler acaba: Ermeni katliâmı hakkında üniversitelerinde oturup tertiplenen bu ülkede, “Ermeni katliâmını kabul edelim” de diyecekler mi?

Bu sloganları işiten Türkiye’deki bir yabancı bile, “Türkiye’de amma da çok ermeni varmış” diyecektir.

Ermenistan veya başka bir ülkede bir Türk cinayete kurban gitse, o ülkenin bu cinâyeti protesto eden vatandaşları, bir anda milliyetlerini terk edercesine “Hepimiz Türküz” derler mi? Nitekim yakın geçmişte,  birçok hariciyecimiz ermeni militanları tarafından öldürüldü. Ama o ülkelerin hiç birinde, insanlar toplanıp “Hepimiz Türküz” diye slogan atmadılar. Böyle bir şey vâkî değil. Ne duyuldu ne görüldü…

Hükümetiyle muhalefetiyle, siyâsîlerimizin tavırları da ibretlikti. Şehit asker, subay ve polislerimiz daha mı az değerliydi de onların öldürülmelerinde Hrant Dink gibi alâka gösterilmedi? Hrant’ın cenazesinde devletin adeta seferber olduğunu gören şehitlerimizin yakınları, bu  farklı tavır karşısında hiç alınmadılar mı, ne dersiniz?..

Ama aslında Sayın Başbakan da Bülent Arınç, Cemil Çiçek, Abdülkadir Aksu, M. Ali Şahin ve Kadir Topbaş da, Deniz Baykal da hepsi hepsi haklı. Çünkü, aynı zatlar Hrant Dink’in cenazesine gösterdikleri alâkayı fazlasıyla İsmail Ağa Câmii’nde şehit edilen Bayram Ali Hoca’nın cenazesinde de göstermişlerdi.(!) Hrant Dink, Bayram Ali Hoca’dan daha az değerli bir vatandaş mıydı ki onun cenazesine daha az alâka gösterilsin.? Aynı alâkayı Hrant Dink’in cenazesinden esirgeseler, eşitsizlik olurdu. Bu nokta mühim değerli okuyucular…

Değerli siyâsîlerimiz! Vatandaş olarak sizden aynı eşit tavrın devamını bekler saygılar sunarız efendim…

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu